Depresyon, birçok farklı türü olan ve çeşitli belirtilerle kendini gösteren ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Her tür depresyonun kendine özgü belirtileri ve tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu makalede, depresyonun en yaygın türlerinden olan majör depresyon ve kronik depresyonun tanı kriterleri ele alınacaktır. Majör Depresyon Tanı Kriterleri Majör depresyon, kişinin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyen ve derin üzüntü, umutsuzluk ve ilgi kaybı gibi belirtilerle karakterize edilen bir depresyon türüdür. Majör depresyonun tanı kriterleri arasında şunlar bulunmaktadır:
Bu belirtiler, kişinin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir ve genellikle kendiliğinden ortaya çıkar. Majör depresyon belirtileri, herhangi bir ilaç, uyuşturucu kullanımı veya tıbbi bir tedavi sonucu ortaya çıkmaz. Bu tür bir depresyon, çocukları, gençleri, yetişkinleri ve yaşlıları etkileyebilir. Depresyon şikayetiyle başvuran hastalar, doktor tarafından çeşitli laboratuvar testlerine tabi tutulabilir. Ancak, kan testleri veya röntgenler majör depresyon tanısı koymak için yeterli değildir. Hastaya aynı zamanda konuşma terapisi de uygulanabilir. Tedavi yöntemi olarak, hastaya en uygun olanı belirlemek için farklı ilaçlar ve dozlar denenebilir. Ayrıca, şok tedavisi de tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır. Kronik Depresyon Tanı Kriterleri Kronik depresyon, iki yıl veya daha uzun süre devam eden depresif ruh hali ile karakterize edilen bir depresyon türüdür. Kronik depresyonun tanı kriterleri arasında şunlar bulunmaktadır:
Kronik depresyona sahip bir kişinin majör depresyona yakalanma olasılığı oldukça yüksektir. Bir kez majör depresyon yaşandıktan sonra, tekrarlama riski de bulunmaktadır. Olası bir depresyonu önlemek için, depresyonu tetikleyen unsurları ortadan kaldırmak ve depresyon sebeplerinin farkında olmak önemlidir. Sonuç Depresyon, ciddi ve yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Majör depresyon ve kronik depresyon, farklı belirtilerle kendini gösterir ve farklı tedavi yöntemleri gerektirir. Erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri ile depresyonun etkileri hafifletilebilir ve hastaların yaşam kalitesi artırılabilir. |